Bir toplum düşünün!
Dilini, dinini, kültürünü bilmediği, kimliğine yabancı, etnik yapısı farklı bir ülkeye, ekonomik motivasyonlu, en fazla 2-3 yıl kalma koşuluyla, ailesini bile yanına almadan “misafir işçi” olarak bir valizle gidiyorlar. Kendi ülkesinde şehir kültürü yaşamadığı hâlde, eğitim ve meslek tecrübesi sınırlı olmasına rağmen, sanayi alanında dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birinin teknolojisine katkı sağlamak için metropol şehirlerde çalışmaya başlıyorlar ve kısa zamanda sistem entegrasyonunu gerçekleştirerek, uyum ve iş adaptasyonuyla geniş çevrelerin takdirini görerek, şehir hayatına geçiyorlar.
Günümüzde “Göçmen Türk” olarak adlandırılan ve işçi olarak Almanya’ya giden Türkler, artık işveren ve eğitimli bir Türk-Alman toplumunu oluşturmaya başlamıştır. Bu araştırma, bunların başarısını analiz etmek için hazırlanmıştır. Çokkültürlü Almanya’da en büyük göçmen yoğunluğunu oluşturan Türkler ile ev sahibi toplum arasındaki sosyokültürel temaslar, entegrasyonun gerçekleşmesi esnasında ve sonrasında olumlu ya da olumsuz ana ve destekleyici nedenler incelenmiştir.
İnsanlar öyküleriyle göç ederler!
Almanya’da geçici işçilikten kalıcı vatandaşlığa geçiş sürecinde Türk göçmenler, bir tarafta geldikleri ülke ile olan bağlarını koparmamak ve kimliklerini korumak; diğer taraftan bulundukları ülkenin kültürünü benimsemek ve birlikte uyum içerisinde yaşamanın ideal yöntemi olarak entegre olmaya yönlendirilmişlerdir. Bu kitapta Almanya’daki Türklerin göç sürecinde yaşadıkları olaylar ve günümüz Almanya’sına uyum sürecinde çokkültürlülük, örnekleriyle ele alınmıştır.
İyi okumalar dileriz.