Şimdi yine evlerine dönüyorlardı. Evlerinin olduğu liman binlerce fırtına dalgasının ötesindeydi. Yine gece oldu. Küçük Kaptan, trompetini küçük dudakları arasına yerleştirdi, aya doğru üfledi: ta-ran-ta-ra! Ay, parlak bakırdan yapılmış gibiydi, ama önüne bir bulutun geçmesiyle ışıkları birdenbire soldu. “Fırtına çıkıyor!“ dedi Küçük Kaptan. “Ateşi parlatın!“ Tombul Podgy, hemen ocağa üflemeye başladı, taa altı kovadan yapılma bacadan bulut gibi dumanlar çıkana kadar. Küçük tekne, dalgaları yararak büyük bir hızla ileri atıldı,ama artan yel onu geri savurdu.
Küçük Kaptan’la arkadaşları, dizimizin ilk kitabı olanKüçük Kaptan’da, bir yığın serüven yaşamışlardı. ’Uzunlar Adası’na gitmişler, bir günde büyük insan oluvermişlerdi. Pek çok tehlike atlatıldıktan sonra yaşlı denizci Tuzlu’nun denizde kaybolan arkadaşlarını da bularak evlerine dönerlerken, patlayan fırtına tekneyi alıp gerilere savurur ve dört çocuk kendilerini yeniden beklenmedik olayların içinde buluverirler. Denizin dibindeki bahçelerde denizcileri büyüleyen denizkızlarından tutun da ’Saçmalık ve Bilgi Ülkesi’nde karşılaştıkları ve çocukları zorlu işlere koşan büyücü, cüce, aşçı, tembel adam, haydut gibi pek çok kişiyle karşılaşırlar. Bütün bu tuhaf insanların elinden güç kurtulan kafadarları daha pek çok tehlike ve serüven beklemektedir: Tahta bacaklı korsan, Kökağaç Adası, define...