Kral XIII. Louis ve Kraliçe’ye hizmet etmek uğruna her şeyle mücadele eden üç soylu silahşör Athos, Porthos ve Aramis’in yolları kendileri gibi Kral uğruna mücadele etmek üzere yola çıkan D’Artagnan’la kesişir. Kardinal Richelieu’nün adamlarıyla sürekli boğaz boğaza gelen; ikiyüzlülük ve politik entirikalarla mücade eden dört arkadaş kendilerini bir anda Kardinal’in tehlikeli casusu, güzeller güzeli genç İngiliz Milady’nin karşısında bulurlar.
“Sizinle d’Artagnan, Monte Cristo ve Balsamo olduk, savaş meydanlarından, saraylardan ve kalelerden geçerek at üstünde Fransa yollarını katettik. Sizinle, elimizde meşalelerle, karanlık koridorlardan, yeraltındaki gizli geçitlerden geçtik. Sizinle birlikte hayal kurduk ve hâlâ da kurmaya devam ediyoruz.” –Jacques Chirac’ın 30 Kasım 2002’de, Alexandre Dumas’nın küllerinin Panthéon’a taşınması sırasında yaptığı konuşmadan
“Eğer kendim ve arkadaşlarım için erdemler belirleyecek olsam, bu hiç kuşkusuz d’Artagnan’ın erdemleri olurdu. Yalnızca gerçek değil aynı zamanda cana yakın; sadece ikna etmeyen adeta büyüleyen bir karakter. Bu yazarın zaferidir.” –Robert Louis Stevenson