Nuhbetü’l-Emsal
Arap dilinin eşsiz derinlik ve güzelliğini en veciz bir surette tekrar ortaya koyan meseller, ihtiva ettiği insânî tecrübeleri dil ve edebiyatın potasında eriterek adeta bir “hamûle-i edebiyye” vücuda getirmeye muvaffak olmuştur. Ehemmiyet ve tesiri hangi derecede olursa olsun mesellerin her an ve zeminde, eyyâm tedâvül ettiği müddetçe ferden ferdâ bizlere söyleyeceği bir şeyler hep olmuştur, bundan böyle de olacaktır. Başta Meydânî (v. 1124), Ebû Hilâl el-Askerî (v. 1005) ve Zemahşerî (v. 1144) olmak üzere onlarca Arap dil ve edebiyat bilgini Arapça meselleri derlemiş, bunlara şerh ve izahlar getirerek hem bir mesel edebiyatı teşekkülüne zemin hazırlamışlar hem de Arap dilinin inceliklerini bu vesileyle muhafaza etme azim ve hamiyyetini göstermişlerdir.
Elinizdeki Nuhbetü’l-Emsâl adlı bu eser Diyarbekirli Said Paşa’nın (v. 1891), Meydânî’nin Mecma’u’l-Emsâl’inden seçtiği 330 adet Arapça meseli Türkçeye tercüme etmesiyle meydana gelmiştir. Nesirdeki kudreti müsellem son dönem Osmanlı devlet adamı ve edîblerinden Said Paşa, ele aldığı her meselin şerh ve izahını verirken takip ettiği yol ve üslup bakımından tercümesine adeta bir telif hüviyeti kazandırmıştır.
Said Paşa’nın Mesel Kitabı adıyla kısmen sadeleştirilerek yayına hazırlanan Nuhbetü’l-Emsâl adlı eseri, bir dil ve edebiyat hazinesi olmasının yanı sıra tarihî ve folklorik unsurların da iç içe geçtiği bir kültür kavşağı olarak kârîlerinin im’ân-ı nazarlarına takdim edilmiştir.