Barboros kardeşler, Midilli'de balıkçılıkla geçinen yoksul bir ailenin dört çocuğuydu. Dört kardeşten ikisi denizcilik yaşamlarında o kadar başarılı oldular ki, Akdeniz'de tüm zamanların en güçlü örgütünü kurdular. Oruç Reis büyükleriydi. Cezayir fatihi olarak tarihe geçmiştir. Yaşadığı dönemde "Gümüş Kol" lakabıyla nam salan Oruç Reis, Batılı korsanların korkulu rüyasıydı! Sonunda bütün düşmanları Don Garcia Fernandez De La Plazza komutasında birleşerek, hatta Müslüman halkı da kandırıp yanlarına çekerek koca Reis'in üstüne çullandılar. Oruç Reis'in efsane kahramanlarına yakışır biçimde dövüşerek ölmesi, tarihsel trajedidir. Barbaros Hayreddin'se, ağabeyinin izinden gitmekle birlikte ondan daha kurnazdı. Düşmanlarının tuzağına düşmeden başarılar elde etmesini biliyordu. Döneminin büyük Padişahı Sultan Süleyman, Barbaros'u, Osmanlı Donanması'na komutan olarak atadı. Ama saray yaşamı ona göre değildi; engin denizlere hükmetmeye alışmıştı; bu nedenle Akdeniz'in sularına açıldı. Denizler padişahı Barbaros Hayreddin seksen yaşında öldüğünde, kendisine delicesine aşık olan İspanyol sevgilisinin kollarındaydı. Jean - Louis Belachemi, tarihi kahramanlarımızın yaşamlarını romanlaştırırken, batının bu kahramanlara bakış açısıyla yaklaşıyor elbette. Söz konusu yaklaşıma her zaman katılmamakla birlikte eski denizcilerimizin destansı öykülerini ilgiyle okuyacağınıza inanıyoruz!