(Dünya’da ve Türkiye’de Uygulamalar ( Aşağı Büyük Menderes Havzası Örneği)
Dünya genelinde küreselleşme sürecinin hız kazanması ve bunun paradoksal sonucu olarak zengin ile fakir arasındaki makasın giderek açılması, yoksulluğu derinleştiren bir süreç olarak ortaya çıkarmıştır. Neo-liberal politikaların yaygın uygulama alanı bulduğu yüzyılımızın sonlarında, dünya genelinde en zengin ile en fakir ülkeler arasındaki gelir dağılımındaki bozukluğa bağlı olarak uçurumun giderek açıldığı, rakamsal olarak da açıkça gözlenebilen bir durumdur.
Yoksulluk kavramı küresel ekonominin en önemli ekonomik sorunlarının başında gelmektedir. Bunun temelinde kuşkusuz küreselleşme sürecine bağlı olarak üretim faktörlerinin dengesiz dağılımı ve sermayenin tekelleşmesi yer almaktadır. Böylelikle, azgelişmiş veya gelişmekte olan birçok ülkenin ve özellikle bu ülkelerde yaşayan dar gelirli/ yoksul kesimlerin aleyhine çalıştığı ve küresel ekonomide istikrarı sağlayamadığı ve buna bağlı olarak yoksulluğun arttığı açıkça görülmektedir. Yoksulluk kavramı genellikle mutlak yoksulluk, gizli yoksulluk ve kırsal yoksulluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmanın konusu gereği, daha çok kırsal yoksulluk üzerinde durulmuştur. Kırsal kesimde ekonomik ve sosyal sıkıntılardan dolayı, yoksulluk daha şiddetli bir şekilde hissedilmektedir. Kırsal alanlarda veya yörelerde temel geçim kaynağı genellikle tarıma dayalıdır. Tarım da doğal koşullara bağlı olduğundan, bir istikrarsızlık söz konusudur. Bu da kırsal alanlarda yaşayan insanların gelir, refah, eğitim ve sağlık şartlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Çalışmada kırsal turizmin, kırsal yoksulluğun azaltılmasında önleyici bir yaklaşım olduğu ve tarımla geçinen kesimin mevcut gelirlerine ilave bir gelir yaratarak, satın alma güçlerini ve refah düzeylerini olumlu yönde etkilediği ortaya koyulmuştur.