Londra Hayvanat Bahçesi Akvaryumu’ndaki “ikinci el okyanusla doldurulmuş” evlerinde durmaksızın yüzen üç deniz kaplumbağasını özgür bırakmak, iki yalnız ve birbirini tanımayan insanın ortak takıntısı ve hayali haline gelir. Yazar bu iki kişinin günlükleri aracılığıyla anlattığı hikâyede kaplumbağaları serbest bırakmaya çalışırken kendi hayatlarını yeniden anlamlandırmaya çalışan insanları sade ve dingin bir dille anlatıyor. Kaplumbağa Günlüğü basit kalarak çarpıcı olabilmeyi başaran bir roman.
“Bu hoş masal bana göre türünün en iyi örneklerinden biri, narin ve içe işleyen bir eser.” John Fowles