Divanlar, Klasik Türk Edebiyatının has bahçeleridir. Şairler bu has bahçenin bülbülleri, gazeller ise gülleridir.
Klasik Türk şiiri, her ne kadar "saray istiaresi" etrafında şekillenen bir edebiyat olsa da, saraydan çok uzakta yaşayan birçok şairin olduğu da bir gerçektir.
Visâlizade Ârif Mehmed Efendi, 17.yüzyıl divan şairidir. 17. Yüzyılda Vesîletü'l İrfân adlı önemli kıyafetnamesiyle meşhur olan Niğdeli Visâli'nin oğludur. Ârif, devrin önemli âlimlerinden Taşköprüzade Kemal Efendi'ye mülâzım olmuş, Haseki Medresesinde müderrislik yapmıştır. Bu görevden azlinden sonra kendisine kadılık görevi verilmiş, birkaç yerde kadılık görevi yaptıktan sonra Kütahya kadısı olmuş ve orada vefat etmiştir. Daha sonra Ârif, 17.yüzyılın önemli ilim, sanat ve gazel şairi Şeyhülislam Yahya Efendi'ye mülazım olmuştur. Onun şiirlerinde, Şeyhülislam Yahya'nın açık bir tesiri görülür. Şairin ifadesine göre, kendisinin ve şiirlerinin değerini gönül ehli olanlar bilir. Bu dünyada nadan olanlar hakikati takdir etmezler.
Elinizdeki bu kitap, gönül ehilleri için şairin Dîvânı'ndaki şiirleri ihtiva etmektedir.