Jean-Luc Nancy bu incelemesinde İsa’nın dirilişinden sonra, mezarı başında ağlayan Mecdelli Meryem’e sarf ettiği Noli me tangere ‘Bana dokunma!’ uyarısını ele alıyor. İsa Mecdelli Meryem’i kendisini görmeden iman ettiği için kutlar, onun havari Tomas gibi somuta ihtiyacı olmamıştır. İmanı inançtan ayıran şey budur, diyor Nancy ve deneme boyunca imanın bu radikal tanımını serimliyor.
Meseller pedagojik değil, aksine pedagojinin reddidir, ahlaki bir mesaj taşımazlar, bir şey öğretmek iddiası taşımazlar. Meselin dünyası açıklanamaz, ancak görebilecek gözleri olanlar görebilir, duyabilecek kulakları olanlar duyabilir. Mesel muhatabında bu imkanı, imkan varsa açar. Meselin meselesi, yani gerçek iman, anlatılamaz, ancak kalbinde bu açıklığa sahip olanlar onu bilebilir.
Menakıbnamelerin, mesellerin ve evliya tezkirelerinin masal addedildiği, dinin soyutlaşıp aklın sınırlarına hapsolduğu modern çağda Jean-Luc Nancy’nin müdahalesi imanın inanca indirgenişinin tarihin ilerlemesinin bir neticesiymiş, doğal bir evrimin sonucuymuş gibi kabullenilişinin eleştirisini sunuyor.
Noli me tangere, yer yer Kierkegaard’ın Korku ve Titreme’sini andıran üslubuyla, ezber bozan ve akıl çelen bir kutsal metin okuması sunuyor. Mesih’e elveda dahi demeden usulca ayrılan Mecdelli Meryem’in izinde imanın yeni bir tanımını yapıyor.