Bir ilk kitap, Parmak Hesabıyla İki Kişi. Ahmet Balcı’nın öykülerini denge sözcüğü ile betimlemek mümkün. Onun öykülerinin olay örgüsünde, karakterlerinde, dilinde ve anlatımında, dengenin korunduğu hemen fark ediliyor. Bu, öyle gözetilerek, kurmacanın sigortası gibi yedekte tutularak ulaşılmış bir özellik değil. Ahmet Balcı, öykünün anlatma zeminini hiç yitirmediği gibi, olayları örerken de sıçramayı, öyküye renkler katmayı biliyor. Karakterler tam kopup gidecekken onları, olayın veya durumun içinde tutmayı beceriyor. Kayış diline yükleneceği beklenirken uzaklaşıyor o mecradan. Sarkastik anlatımın rahatlığına teslim olacakmış gibiyken farklı bir duyarlılık alanına geçip karakterlerini oradan zenginleştiriyor. Dil duyarlılığı kadar düşünce coğrafyasını da geniş tutmaya çalışan bir tavrı var Balcı’nın. Farklı dünyaların, farklı çevrelerin, farklı yaş gruplarının öykülerini yazabiliyor. Hem sakin hem de entrikalarla karmaşıklaşan dünyaların içine rahatlıkla girip çıkabiliyor. “Türkiye’nin İlk Kübra’sı” ile “Şifre Kırıcı”, “Aprın” ile “Tukay, 27” duyarlılığın olduğu kadar gözlem gücünün de örneği.
Ahmet Balcı’nın kendi yazma süreci için de bir denge merkezi oluşturan Parmak Hesabıyla İki Kişi, hangi açıdan yaklaşılırsa yaklaşılsın ilgiyi hak eden bir ilk kitap.