Sende başkası, ihtiyacının yücelttiği kadar vardır.
Sendeki o, o değildir, eksik yanın, sancın, ihtiyacın, yaşanmamışlığındır.
O sende bir gölge bırakır, sen o gölgeyi seversin.
O gölge, senin için aslından daha güzeldir.
Aşkta bulunduğun yer aslında ‘Duruş’undur. Deneyimsizliği nedeniyle duygularının içerisinde yalnızlığıyla boğuşan bir adam sonunda ‘Duruş’unu bulabilecek miydi? Peki kaybettiği aşkını geri getirebilecek bir büyü var mıydı? O büyüyü kendisi de yapabilecek miydi? Hayatının bütün temeline oturttuğu hayalindeki aşkına kavuşabilecek miydi? Bu nasıl bir duygu fırtınasıydı? Bu nasıl bir fenomendi? Bir insan aklı nasıl bir kişide saplanıp kalabilirdi? Bunun bir matematiği olmalıydı. Evrenin her alanı matematikle doluydu. Başına gelen bu fenomenin de bir matematiği olmalıydı.