Seyfi Oktay yaşayan bir tarih...
1934’de Malatya’nın Mezirme Köyü’nde başlayan yolculuğu etkileyici bir Cumhuriyet tarihi gibi…
Hep en ön saflarda olmuş. Hep “Hukuk, demokrasi ve laiklik” demiş. Türkiye’nin en önemli Anayasa hukukçularından biri olmuş… İdealist, inatçı ve kararlı… 27 Mayıs’a, 12 Mart’a, 12 Eylül’e tanıklık etmiş… Siyasi hayatı, İnönü, Ecevit, Demirel, Erbakan, Türkeş gibi önemli isimlerle kesişmiş…
Üniversitede okurken ilk Alevi Bildirgesi’ni o kaleme almış… 1991’de SHP-DYP koalisyonunda hükümetin demokratikleşme programını kaleme alanlardan bir de o…
Bugün yaşananları 1980’lerden itibaren görmüş, siyasal İslamcı dalganın gelişimine de, doğrudan Fetullah Gülen örgütlenmesine de açıkça karşı çıkmış, “devlet laik olmalı” demiş. Kerelerce konuyu meclise taşımış ama “bir Alevi’nin mezhepçi hezeyanları” diye dikkate alınmamış! Meclis’te lakabı önce “Özal’ın Belalısı” sonra da “CMUK Seyfi” olmuş…
Adalet Bakanı olarak yaptığı ilk iş “tabutluk” denilen Eskişehir Cezaevini kapatmak olmuş…
2000’lerde bazıları AKP’ye “değişim ve dönüşüm” payeleri verirken, Seyfi Oktay,“siyasal İslamcılardan demokrasi çıkmaz” demiş…
1 Haziran 2010’da Ergenekon Davası’ndan dolayı gözaltına alınacağı duyulduğunda evinin önü “faşizme karşı omuz omuza” sloganları ile inlemiş…
Bu kitap Seyfi Oktay’ın ayak izlerinden yürüyerek 100 yıllık Cumhuriyet dönemine de ışık tutuyor...