Son dönem Osmanlı toplumunda “Batı terbiyesiyle yetişmiş aydın” tiplemesinin en güzel örneklerinden olan Rabiha Rifat Hanım tarafından kaleme alınmış Ev Hanımlarına Mahsus Alafranga Pastacılık pastalardan kurabiyelere, bisküvilerdensimite kadar geniş bir yelpazede 41 tarif içeriyor. Gerek kullanılan malzemeler gerek yapılış şekilleri dikkate alındığında Avrupa’dan “uyarlama” diyebileceğimiz de bir kitap bu. Ancak her durumda hem ardında yatan sosyal tarih, hem yazarının kimliği, hem de içerdiği tarifler açısından önemli bir kitap. Sadece Rabiha Rifat Hanım’ın tariflerinden de oluşmuyor üstelik: Güzin Yalın, genel olarak pastacılık ve Osmanlı mutfağının özellikleri üzerine bir çerçeve çizerken; Sula Bozis, Osmanlı’da pastacılık ve pastaneler hakkında bir değerlendirme sunuyor. Emin Nedret İşli’nin kaleme aldığı kısa Rabiha Rifat Hanım biyografisiyse yazarı biraz daha yakından tanımamızı sağlıyor. Şef Özgün Ünver de tarifler hakkındaki yorumları ve açıklayıcı notlarıyla, ilginç noktalara işaret ediyor.
1 Kasım 1928’de “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun”un yayımlanmasının ardından, 1 Ocak 1929 tarihi itibariyle başlanan Latin harfli kitap neşriyatının yemek konulu ilk kitabını (Alafranga ve Alaturka Nefis Yemekler) kaleme alan Rabiha Rifat Hanım’ın Ev Hanımlarına Mahsus Alafranga Pastacılık kitabı dönemin mutfak kültürünün bir boyutu açısından zengin bir kaynak.
“(...) bugün tükettiğimiz haliyle pastalar Osmanlı mutfağında 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar mevcut değildi; Osmanlı sofralarında ne kremalı pastalar ne de çikolatalı yiyecekler vardı. Bu tatlar mutfağımıza Batı mutfağından ithal edilmiş oldukları için Osmanlı Batı’dan toplumsal olarak etkilenmeye başladıktan sonra sofralarımıza ulaştılar.”
GÜZİN YALIN