Ortaçağ İtalya’sında, tatlı ama buruk, sanatla iç içe geçmiş bir aşkın hikâyesi Simonetta’nın Bademleri, İtalya Savaşları’nın gölgesinde yaşanan nefes kesici bir aşkın, görenleri hayran bırakan eserler yaratan bir sanatçının ve eşsiz bir likörün, Amaretto’nun doğuşunun hikâyesi. Leonardo da Vinci’nin gözde çırağı Bernardino Luini, bir Lombardiya şehri olan Saronno’nun kilisesine yeni freskler çizme işiyle görevlendirilir. İşe koyulan Bernardino, kocasını savaşta kaybetmiş ve bu talihsiz olayın peşi sıra tüm serveti de elinden yitip gitmiş soylu bir kadın olan Simonetta di Saronno ile tanışır ve kadının güzelliği karşısında âdeta deliye döner. Hayatının en zor dönemlerini geçiren bu kadının güzelliğinden etkilenen Bernardino, Simonetta’nın yüzünü Saronno kilisesinin fresklerinde Meryem Ana’nın yüzü olarak kullanır ve bu güzelliği ölümsüzleştirmeye karar verir. Geride kalan her günle birlikte freskler biraz daha şekillenirken, ressam ve modeli birbirlerine âşık olurlar. Simonetta, Luini’nin dehasına âşığı için bademlerin özünden yapılan bir içki yaratarak karşılık verir - ünlü Amaretto di Saronno. Bernardino’nun freskleri ve Simonetta’nın Amaretto’su son hâlini almaya doğru hızla ilerlerken, Simonetta ve Luini’nin âşkı, belki de en sonunda hayatlarını bile tehdit altında bırakacak dinî bir skandala dönüşme yolundadır. Tüm dünyada çok satanlar listelerine giren Corradino Sevgilim’in yazarı Marina Fiorato, yeni romanı Simonetta’nın Bademleri’nde okuyucularını dudak uçuklatacak bir sona doğru hızla ilerleyen, nefes kesici bir yolculuğa çıkartıyor.