Rıhtım gibi bir yerdeyim. Burası Sonsuzluk Denizi’nin rıhtımıymış. Rıhtımda devasa bir yat, göz alıcı bir sürat motoru ve küçük bir kayık var. Ortalıkta yaşlı bir adam dışında kimseler yok. Adam beni tepeden tırnağa inceledikten sonra:
“Hangisiyle Sonsuzluk Denizi’ne açılacaksın? Seçimini hemen yap. Hangisini seçersen ben kullanacağım” diyor.
Koca yatı, sürat motorunu bu adam nasıl kullanabilir? Kayığın küreklerini çekmeye de gücü yetmez, diye düşünüyorum.
Adam, düşüncemi okumuş gibi gülümsüyor:
“Meraklanma. Hangisini tercih edersen ben tek başıma en iyi şekilde kullanırım. Onun için tasalanmana gerek yok.”