Yaralı doğuyoruz dünyaya...
Anne karnından ayrılmak zorunda kalarak, hayata ağlayarak başlıyoruz.
Sonra hep o aynı güvenli, emin, sıcak yeri arıyoruz…
Bir ev istiyoruz sığınabileceğimiz, bir aile istiyoruz hiç terk etmeyen, boş vermeyen, yok olmayan; bir sevgili istiyoruz bir ömürlük tamamlayan...
Oysa hayat doğum yarasının üzerine yeni yaralar eklemeye devam ediyor. Hiç incinmeden, bir kere bile düşmeden, hatta pes edip sonra yola yeniden devam etmeden hayatın günleri geçmiyor. Biz de her yaşadığımızı kalbimizde gizli gizli tuttuğumuz o deftere yazıyoruz:
Yara Defteri’ne…
Ne kadar saklasak da,
İnkâr da etsek,
Eninde sonunda defterimiz kadar oluyor hayattan anladığımız;
‘‘Ona rağmen ve onun yüzünden’’ kararlarla dolu...