Günümüzde iş, işyerinin fiziksel sınırlarının dışına taşmıştır. Yoğunlaşan ve düzensizleşen çalışma koşulları, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için işçinin iş-yaşam dengesinin kurulması gerekliliğini beraberinde getirmiştir. İşçinin mesleki yaşamı ile kişisel yaşamını bütünleştirebilmesi, mesleki yaşamının kişisel yaşam alanına taşmaması ve iş dışında bir yaşamının bulunmasına saygı duyulması işverenin işçiyi gözetme borcundan kaynaklanmaktadır. İş-yaşam dengesi, işçinin kişisel yaşamının, kişiliğinin ve ailesinin korunmasına ilişkin pozitif hukuki düzenlemelerin ve işverenlerce ortaya konulan özel denge politikalarının hayata geçirilmesiyle mümkündür. Bu kitapta öncelikle, işçinin mesleki yaşamı, özel yaşamı ve denge kavramlarına yer verilerek mesleki yaşamın kişisel yaşam ile uyumlaştırılması sorununa ve işçinin kişisel yaşamının korunması gerekliliğine dikkat çekilmiştir. İş-yaşam dengesine ilişkin hukuki düzenlemeler ortaya konularak bu dengeyi sağlamaya yönelik önlemler ayrıntılı şekilde açıklanmıştır. Bu bağlamda izin düzenlemelerine, gebe, emziren ve yeni doğum yapmış çalışanların çalışma koşullarına, esnek çalışma düzenlemelerine, dinlenme hakkına ve iş-yaşam sınırlarının bulanıklaşmasına yer verilmiştir. İş-yaşam dengesine ilişkin hukuki düzenlemelere aykırılık ve bu aykırılıkların hukuki sonuçları öğreti görüşleri ve yargı kararları ile birlikte geniş bir kapsamda incelenmiş, hem işçi hem de işverenlerin bu konuda yararlanabileceği bir çalışma gerçekleştirilmiştir.