Eskiçağ’ın Yunanlı ve Romalı yazarlarının eserlerinde barbar, göçebe ve savaşçı bir kavim olarak anlatılan Galatlar, Kuzey Avrupa kökenli Keltlerin (ya da Galler) bugünkü Türkiye topraklarına yerleşen grubunun adıdır. Onlar, İÖ 277 yılında kadın, çocuk, yaşlı ve hastalarıyla birlikte boğazlar yoluyla Anadolu’ya geçtiler. Anadolu’nun Ege Denizi kıyısı olan bölgelerinde yaklaşık on yıl yertsiz yurtsuz dolandılar. Bu arada eski Yunan kentlerine saldırıp, onları yağmaladılar, savaş vergisi ödemeye zorladılar. İÖ 268 yılında Seleukoslar (Suriye) kralı I. Antiokhos ile yaptıkları savaşta yenildikten sonra merkezi Ankyra (Ankara) ve Tavion (büyük Nefesköy) dolayları olmak üzere İç Anadolu’nun yukarı Kızılırmak havzasına çekilip oraya yerleştiler. Yerleştikleri bu bölge adlarıyla, yani Galatia/Galatya olarak anıldı. İçinde yaşadıkları Hellenistik dünyada kendi dinlerine ve geleneklerine bağlı kalarak, komşu ülkelere saldırarak ya da krallıklarla savaşarak, bazı krallıklara paralı askerlik yaparak yaşamlarını idame ettiler. Çok üredikleri için nüfuslarını zamanla çok artırmış olan Galatlar, İÖ 1. yüzyılda Roma’ya bağımlı olan Galatya Krallığı’nı kurdular. Aynı yüzyılın son çeyreğinde Galatya Krallığı, Romalılar tarafından Roma eyaleti (Galaya Eyaleti) yapılarak Roma İmparatorluğu’nun sınırlarına dâhil edildi. Bu kitap, sözünü etmiş olduğumuz Galatlar ve Galatya’nın yaklaşık 500 yıllık, siyasi, sosyal ve kültürel tarihini anlatmaktadır.