Ülkesindeki askeri darbe döneminde en etkili muhalifler arasında yer alan, Arjantin'in önde gelen edebiyat ve kültür eleştirmeni Beatriz Sarlo, Geçmiş Zaman'da devlet terörü karşısında öznel anlatının sınırlarını araştırıyor. Bir bireyin, bir toplumun, bir ulusun bütünlüğünün "hatırlama"ya –yani kendisine ve başkalarına ait olguları kaydetme, koruma, yansıtma yeteneğine– bağlı olduğunu kabul edersek, geçmişin bugün üzerinde sürekli etkide bulunacağını da görürüz. Dünyanın her yerinde devlet terörü büyük yıkımlara neden olmuştur: kaçırılan ve yok edilen kişiler, zorunlu sürgünler, işkence ve siyasal kovuşturmalar... Tarafsızlık iddiasında bulunmadan, acıları çoğaltmadan, kısaca kendimizi kandırmadan, toplumsal belleği nasıl oluşturabiliriz?
Beatriz Sarlo bir yandan Arjantin örneğinden hareketle gerçeğin kanıtı olarak kişisel deneyimin değerini incelerken bir yandan da zulümlerle ilgili bilgi ve belgelere doymuş bir dönemde, kültürün bekası için kuramın ve düşüncenin değerini savunuyor. "Anlamak hatırlamaktan daha önemlidir," diye uyarıyor, Sontag'a atıfta bulunarak "her ne kadar anlamak için mutlaka hatırlamak gerekse de."