Türkiye Sergicilik ve Fuarcılık Tarihi, her ne kadar girişinde panayır geleneğine değiniyorsa da, konunun miladı olarak Sanayi Devrimi'nin kaçınılmaz sonuçlarından biri olan "dünya fuarları"nın başlamasını gösteriyor. Osmanlı İmparatorluğu ilk evrensel fuar olan 1851 Londra Sergisi'nden başlayarak nedeyse bütün büyük dünya fuarlarına katılmış, 1863 yılında ise bunların bir benzerini İstanbul'da gerçekleştirmeye cesaret etmiştir...
Kitap Osmanlı dönemiyle başlasa da, esas olarak Cumhuriyet dönemine odaklanıyor. Fuarlar tarihi denilince genellikle aklımıza ilk gelen olgu, hala düzenlenmekte olan Uluslararası İzmir Fuarı olur. Ama Türkiye Sergicilik ve Fuarcılık Tarihi kitabı okuyucuya yeni ufuklar açıyor. Galatasaray Lisesi ve bahçesinde on yılı aşkın bir dönem boyunca her yıl kurulan "Yerli Mallar Sergileri", Türkiye'nin devlet kapitalizmi dönemine ayna tutuyor. Benzer bir uygulama Ankara'da açılan Sergievi'nin tarihinde de görülebiliyor.
Çok partili dönemin başlangıcında hayata geçirilen İstanbul Sergileri ise, bugün Kongre Vadisi denilen bölgede dört yıl boyunca çağdaş fuarcılık sektörünün tohumlarının yeşermesini sağlamıştır.
Türkiye Sergicilik ve Fuarcılık Tarihi'nin değindiği konular arasında Tek Parti döneminde açılan ilk kitap fuarları, 1939 New York Dünya Sergisi'ndeki ilginç serüvenimiz, 1926 ve 1954 yıllarında gemilerde dünyayı dolaşan sergilerimiz ve Anadolu'da açılan fuarların öyküleri de yer almaktadır.