MONET’NİN NİLÜFERLER TABLOSUNU ÇİZDİĞİ KÖYDE, NİLÜFER GÖLÜ’NÜN KIYILARINDA GEÇEN, BAŞTAN SONA AŞK VE SANAT KOKAN BİR POLİSİYE.
Köyde yaşayan üç kadın vardı.
İlki kötü kalpli, ikincisi yalancı, üçüncüsüyse bencildi.
Köy, adını güzel bir bahçeden almıştı; Giverny.
Aynı yaşta değillerdi. Hatta aralarında epey bir yaş farkı vardı. İlkinin yaşı sekseni geçmişti ve duldu. Kısmen. İkincisi otuz altı yaşındaydı ve kocasını hiç aldatmamıştı. Şimdilik. Üçüncüsüyse yakında on birine basacaktı ve okuldaki erkeklerin hepsi onun peşindeydi. Anlayacağınız, üçü de birbirinden çok farklıydı. Fakat üçünün de
ortak bir sırrı vardı. Üçü de kaçmak istiyordu. Evet, Giverny’den. İnsanların birkaç saatliğine de olsa sokaklarında dolaşabilmek için dünyanın öbür ucundan kalkıp geldiği o köyden.
On üç günlüğüne, sadece bir defaya mahsus, bahçenin etrafında ki parmaklıklar aralandı. 2010 yılının mayıs ayında, ayın 13’ünden 25’ine kadar Giverny’nin parmaklıkları üçüne özel olarak kaldırıldı! En azından onlar öyle sanıyordu. Fakat oyunun kuralları acımasızdı; içlerinden birinin kurtulabilmesi için diğer ikisinin ölmesi gerekiyordu.
İşte bu böyle bir oyundu. Her şey on üç gün sürdü. Kaçmak için yeterli bir süreydi.
Bir köyde yaşayan üç kadın vardı. Üçüncüsü en yetenekli, ikincisi en zeki, ilkiyse en kararlı olandı.
Sizce kaçmayı hangisi başardı?