Set İçerisindekiler
• İnsan Ne İle Yaşar?
• Ivan Ilyiç’in Ölümü
• Kreutzer Sonat
• İtiraflarim
• Çocukluğum
İnsan Ne İle Yaşar ?
“Biliyorum ki Tanrı, kullarının ayrı ayrı değil,beraberce yaşamalarını istiyor.
Biliyorum ki insanlar sadece kendilerini düşünerek yaşıyorgibi görünseler de aslında onlara hayat veren
tek şey ‘sevgi’dir.Seven insan Tanrı'ya, Tanrı da seven insana yaklaşır.
Sevgiyi var eden sadece odur.”
Dünya edebiyatına Savaş ve Barış, Anna Karenina ve İvan İlyiç’in Ölümü gibi klasik romanları kazandıran Lev Nikolayeviç Tolstoy, okurları derinden etkileyenoldukça başarılı kısa hikâyeler de kaleme almıştır. İnsanlara sevmeyi, anlayışlı ve hoşgörülü olmayı, paylaşmayı, sabretmeyi ve sabrın sonunda mutlaka Tanrı tarafından ödüllendirileceği mesajlarını vermiş olduğu İnsan Ne ile Yaşar? defalarca okunabilecek bu hikâyelerden bazılarını içeren bir koleksiyondur.
Ivan Ilyiç’in Ölümü
Yüksek rütbeli yargıç İvan İlyiç için hayatındaki her şey olması gerektiği gibidir. Serveti yerindedir, toplum tarafından saygı duyulur ve en önemlisi çevresindeki olayları kontrol edebilme yeteneği hâlâ daha kendisindedir. Fakat bir gün İvan İlyiç, hayat yolculuğunda baş edemeyeceği bir arkadaşla tanışır: Ölüm. Bu andan itibaren kurulu olan bu düzen birdenbire altüst olur.
Amansız bir hastalığa yakalandığını öğrenen İvan İlyiç için hayat artık kontrol edemeyeceği, servetinin değersiz olduğu, şöhretinin geçersiz sayıldığı ve gün geçtikçe daha karamsar sabahlara uyandığı bir hâle bürünür.
Tolstoy’un din değişikliğinden kısa bir süre sonra yazdığı İvan İlyiç’in Ölümü geç dönem kurguları arasında başyapıt olarak görülmektedir. Tolstoy, bu eserinde insanın ölümle yüzleşmesini, ölüme yolculuk yaparken hissedilen çaresizliği ve geride kalan “canlı cesetlerin” bencilliğini vurgulayarak okura aktarmaktadır.
Kreutzer Sonat
Beethoven'ın Kreutzersonate isimle piyano-keman bestesinden adını alan Kreutzer Sonat, hem yayımlandığı dönemde Rusya’da hem de diğer yıllar içinde yayımlandığı farklı ülkelerde çeşitli yollardan sansüre uğrar. Tolstoy’un en çok tepki alan eserlerinden biri olurken aynı zamanda yazarın kiliseden aforoz edilme sürecini başlatan adımlardan biri hâline gelir.
Ana karakter Pozdnişev, bir tren yolculuğunda karşılaştığı insanlara kendi evlilik hayatını, kıskançlık krizlerini, korkularını ve geçmişindeki karanlık düşünceleri aktarır. Pozdnişev’in anlatımında ve dinleyicilerin verdiği tepkilerde Rus toplumunun kadın-erkek ilişkisine, evliliğe bakış açısına ve ahlakî değer yargılarına ağır eleştiriler gönderilir.
Tolstoy’un derin bir bunalımın içindeyken kaleme aldığı Kreutzer Sonat’ın yazarın tiyatrocu bir arkadaşından ilham alarak yazılmış olduğu düşünülmektedir.
İtiraflarım
İtiraflarım, Tolstoy’un uzun yıllar boyunca düşüncelerini işgal eden içsel arayış neticesinde ortaya konulmuş bir eserdir. Dünya edebiyatına büyük başyapıtlar bırakan yazar, bu eserinde edebî derinlikten ziyade sorgulayıcı bir gerçeklikle karşımıza çıkar.
Felsefeyi, dinî düşünceyi, ahlaki değerleri ve hayatı derinlemesine irdeleyen Tolstoy, bu eserini kaleme aldığı dönemde aynı derinlikte ruhsal bir krizin içinde bulunmaktadır. Bu bunalımla birlikte kendi varlığını sorgular ve hayatla ölüm arasındaki ilişkiden bilimle din gerçekliğine doğru tarafsız bir şekilde yol alır.
İlk olarak 1882’de bir dergide yayımlanmak istenen İtiraflarım, Doğu Ortodoks Kilisesi tarafından sansüre uğramıştır. Bu nedenle eserin ilk baskısı 1884 yılında Cenevre’de yapılmıştır. İlk tam Rus baskısı ise ancak 1906’da yayımlanabilmiştir.
Çocukluğum
Çocukluğum, Tolstoy’un yayımlanan ilk eseri olmasına rağmen çarpıcı dili, karakter derinliği ve yalın konusuyla yazarın edebî dünyada kabul görmesine yol açan bir başyapıt hâline gelmiştir. Yarı otobiyografik roman olan bu eserde Tolstoy’un çocukluğundan ve çevresindeki insanlardan derin izler okura aktarılmaktadır. 10 yaşındaki Nikolay’ın çocukluk dünyası, hayal gücü, duygu ve düşünceleri aslında Tolstoy’un kendi çocukluk dönemini takip ederek çizilmiş bir yol haritasıdır. Ebeveyn-çocuk ilişkisini, çocukluğun masum tarafını ve duyguları keşfetme macerasını konu alan Çocukluğum, aynı zamanda yazıldığı dönemin gerçekliğini ve sorunlarını da gözler önüne sermektedir.
Tolstoy, bu eseriyle hem kendi geçmişine vurgu yapmıştır hem de geleceğe seslenerek nesiller boyunca miras bırakacağı büyük eserlerinin temel adımını atmıştır.