Geçmişi gövdesinin kalın kabuğunda taşıyan bir çınar ağacının gölgesinin altında soluklanmak gibiydi tekrar buraya dönmek.
Sırtımı kalın kabuğa yaslamışım da, geçmişi yüzüme duru bir su gibi çarpmışım gibi hissettirmişti.
Kıyıya değil de daha derine yüzdüğünü fark eden bir insanın attığı son kulaç suyun durgun örtüsünü bozmadan hemen önce yıkılırdı hayaller.
Bedenimi rengârenk kurdelelerle donatmak istiyordum. Tıpkı bir dilek ağacı gibi…
Havva'nın kızlarıyız. Sever, sevişir, günaha girer belki, belki biraz yanarız. Havva'nın kızlarıyız, Âdem'in oğullarına sevdalı...
Bırak bir kıvılcım çaksın kaderinin üstünde. Ateş yansın kalbinin içinde. Yangın büyüsün anılarınla harlanarak. Kor dökülsün avuçlarına. Kül ol ve durma, uç gökyüzüne.