Dans le jardin de L’ogre
Adèle Paris’te yaşayan genç ve güzel bir kadındır. Cerrah kocası ve küçük oğluyla, görünürde kusursuz bir orta sınıf hayatı sürmektedir. Görünenin ötesinde ise Adèle, yeniyetmeliğinde Milan Kundera’nın Varolmanın Dayanılmaz Hafifiliği’ni okuduktan sonra engel olamadığı bir bağımlılığın pençesine düşmüş ve kimliğini, sürdürdüğü iki farklı hayat etrafında kurmaya başlamıştır: birinin öznesi sessiz, neredeyse silik eş/anne Adèle iken diğerininki cinsel itkilerini sonuna kadar takip eden, gözü kara Adèle’dir.
Fransa’nın en önemli edebiyat ödülü Goncourt’u alan Leïla Slimani, hem içerik hem de üslup açısından hiddetli bu romanında cinselliği, evli bir kadın olmayı, Fransız orta sınıf hayatını, anne olmayı sorguluyor; okurunu Paris’in puslu ayazına, Adèle’in peşinde, dokunaklı bir serüvene götürüyor.