OSPREY Büyük Komutanlar Serisi 8
Tarihin en büyük komutanlarının yaşam öyküleri, muharebe tecrübeleri, uyguladıkları taktikler ve stratejiler…
Dünya tarihinin en büyük komutanlarını tüm yönleriyle inceleyen OSPREY Büyük Komutanlar Serisi, George S. Patton ile devam ediyor…
II. Dünya Savaşı'ndaki Amerikalı muharip komutanlar içinde en efsanevi isim, şüphesiz George S. Patton Jr.'dır. Kariyerine süvari sınıfında başlamış ve 1916’da Pancho Villa’ya karşı Meksika’da yürütülen tenkil harekâtında küçük fakat ünlü bir rol oynamıştı. I. Dünya Savaşı esnasında ABD ordusunun ilk tank taburlarını yetiştirip cephede bunlara komuta etti.
Patton’ın dramatik ve pervasız karakteri Amerikan komuta kademelerinde baskın olan durağan ve bürokratik tarzla taban tabana zıttı ki bu farkıyla daha 1941’deki Pearl Harbour baskınından önce dahi kamuoyunun dikkatini çekmişti. Kasım 1942’de Fransız Kuzey Afrikası’na yapılan Meşale Harekâtı çıkarmalarında Batı Görev Gücü’nü yönetti; ancak en önemli görevini diplomat şapkasını takıp Vichy Fransız ordusunu Müttefikler safına geçmesi için ikna ederek yerine getirmiştir.
1943’teki Tunus Harekâtı’nda, Mart ayındaki El Guéttar Muharebesi’nde, Amerikalılara Wehrmacht’a karşı ilk taktik galibiyetlerini kazandırarak ABD ordusunun Şubat’ta Kasserine Geçidi’nde uğradığı bozgunun utancını sildi. Temmuz 1943’teki Sicilya Harekâtı’nda ise, başında olduğu Yedinci Ordu’nun İngiliz planlamacıların marifetiyle geri plana itilmesine mukabil, kararlı bir saldırganlıkla davranıp Amerikan birliklerini Palermo’ya sokmuş ve bu şekilde, Montgomery’nin ilerleyişi saplanıp kalmasına rağmen Müttefiklerin Messina’yı alıp seferi zaferle sonlandırmasını sağlayan şartları hazırlamıştı.
Patton en büyük katkılarını 1944-45’teki Batı Avrupa Cephesi Harekâtı’nda sunabilmiştir. Üçüncü Ordu, diğer Müttefik ordularının her birinden daha çok ilerleme kaydetmiş, daha çok düşmanı esir almış ve daha fazla toprak kurtarmıştır.
Resimler, görseller ve haritalarla desteklenen bu çalışma, Amerikan ordusunun en büyük mekanize savaş üstadı olduğu umumca kabul edilmiş bulunan Patton'ın üç ayrı savaşı kapsayan renkli hayatı ile liderliğini II. Dünya Savaşı'na odaklanarak mercek altına alıyor. Ne var ki, olağanüstü yeteneklerine rağmen Patton, geleneksel ve sert disiplin için ısrarından olduğu kadar basının gitgide artan gücüne boyun eğmeyişinden de ötürü sıradan askerler tarafından hiç sevilmemiş ve yerden yere vurulmuştu. Onun büyük yetenekler ile çok tartışmalı huyları birleştiren bu kişiliği, kendisini Amerikan askeri tarihindeki ilginç karakterlerden biri kılmaktadır.