Uzun lüle saçları, açık yeşil gözleri ile cimcime bir kız çocuğuydu Reyhan. Annesi, diğer odada babası ile konuşuyordu. Sonra annesinin çığlıklarını duymaya başladı. “Yeter, vurma!” diyordu annesi. Reyhan minik elleri ile kendi odasından ilerleyip annesinin, kapısı yarı açık bırakılmış, odasından içeriye girdi. Babası annesini yere yatırmış, dövüyordu. Annesinin gözleri kan revan içindeydi. “Anneciğim, anneciğim!” diye annesine tam yönelmişti ki babası, Reyhan’ı belinden kavradığı gibi koridora götürüp bıraktı. Paltosunu aldı, daire kapısını hızlıca vurdu ve çekip gitti babası. Reyhan, hemen annesinin kucağına koştu; o minicik parmakları ile annesinin kana karışmış gözyaşlarını elleri ile silmeye çalışıyor, bir yandan da ağlıyordu...