Doğru zamanda, doğru yerde olmak...
Keşke!..
Yürekleri ve elleri zincirli düşünce kölelerinin Türkiye’yi sokaklardan kıskaca aldıkları günler...
Seyit o akşam, Ankara’nın bir sis bulutu hâlinde üzerine çullanan erken kasım soğuklarına teslim olduğu akşam, o sokağa sapmasaydı bütün bunlar başına gelir miydi? Bilinmez ki!..
Ama Seyit, o saatte, oradaydı işte.
Oysa günün birinde karşısına melek gibi bir kız çıkmış, ona eşsiz bir aşkla bağlanmıştı; mutluydular, çok mutluydular...
Senden benden tek farkları, birinin Kerkük Türkmenlerinden, diğerinin Kırım göçmenlerinden oluşuydu.
İkisi de büyük bir ülküye vurgundular; ama önce insandılar, insan sevgisiyle doluydular.
Ve bu sevginin kurbanı oldular...
Alın yazısı mı?..
Kim bilir!..