Tarih şimdinin içinde yaşıyor. Yaşanan hiçbir şey kaybolmuyor. Hani cama bir su damlası düşer. Sonra su kurur su kaybolur ama izi kalır.
Hani denizden çıkınca insanın üzerinde ıslaklık kalır. Sonra ıslaklık kurur, su kalmaz ama denizin tadı, kokusu insanın üzerinde kalır, en son saçlarında kalır. Hiç kaybolmaz.
Tarih de kaybolmaz. Yaşanan hiçbir şey kaybolmaz. Tarihçiler yalan yazar, antropologlar yanıltıcı bilgiler üretir, psikoloji bilimi algılarla oynamak için üretilir, edebiyatçılar duyguları düşünceyle popüler yöne yönlendirir.
Kim ne yaparsa yapsın, zaman canlı. Gülüşün içinde efkâr bakıyor. Gözyaşının içinden sevinç akıyor.
Anya’nın çekik gözlerinden bin yılın ötesinde yok edilmiş bir halkın kültürü bakıyor.
Gözlerin Hikâyesi, yeni bir roman, gözlerin konuşan derinliğinden seda bulan yankı.
Kökleri bin yıllara uzanan bir hikâye…