Peki ya bu kokular, bu renkler, bu eşyalar Gülizar Abla... Onları ne yapacağız ha? Bütün o camgöbeklerini, ekşi maya kokularını, sallanan, eğreti sandalyeleri, bıyıklı adamları, dev parmakları da toprağa gömebilecek miyiz? Onunla birlikte. Bir demet sümbül kokusu ne kadar zaman sonra sadece bir demet sümbülü hatırlatacak mesela? Hafızanın da kendi içinde bir mücadelesi var: Unutuş, hatırlayış, kabulleniş, direniş, bazen de kaçışla süren… Filler ve Balıklar’da da her öykünün böyle bir derdi var: Dili, konusu ve karakterlerinin benzersizliğiyle dökülen. Neslihan Önderoğlu, ilk öykü kitabı İçeri Girmez miydiniz? ile 2013 Haldun Taner Öykü Ödülü’nü kazanmış, edebiyat yolculuğunun sonrası için merak uyandırmıştı. Üçüncü öykü kitabı olan Filler ve Balıklar bu yolculuğun çok verimli geçtiğini gösteren; kimi zaman örtük göndermelerle, ince oyunlarla ve küçük eslerle anlatımın katman katman derinleştiği bir eser. Umudu ve tedirginliği aynı anda veren, her biri sıradışı birer atmosfer kuran; yaşamın en beklenmedik anlarını, gücünü iyi edebiyattan alarak sezdiren etkileyici öyküler bunlar. Hiç unutmak istemediklerimiz kadar, hatırlamaktan korktuklarımızı da anımsatan.