Psikolojik Değerlendirme Sürecinde Psikodinamik Yöntemlerin Önemi
Çağdaş psikiyatrinin temsili sayılan DSM’nin art arda yeni sürümlerinin yayımlanması ve önceki sürümlerdeki bazı rahatsızlıkların bir sonraki sürümde değişikliğe uğraması ve muhtemelen bu değişikliklerin son olmayacak olması, modern tıpla karşılaştırıldığında psikiyatri biliminin zorlama bir tıp dalı olduğu şeklinde iddiaların ortaya atılmasına neden olmuştur. Öyle ki Thomas Szas, psikiyatrinin kutsal kitabı olan DSM’yi çok daha sert bir dille eleştirerek DSM’yi rahatsızlıkları teşhis etmek bir yana bilimsel temelden yoksun ve damgalayıcı bir sistem olarak ifade etmiş, psikiyatriyi ise “yalanlar bilimi” olarak tanımlamış ve antipsikiyatri akımında yerini almıştır.
Ancak nihayetinde hem DSM taraftarlarının hem de antipsikiyatri taraftarlarının hipotezlerini destekleyecek nitelikte bilimsel çalışmaları literatürde görmenin mümkün olduğu da ifade edilmelidir. Tam da bu noktada, bu çalışmanın yukarıda ifade edilen her iki grubun da “merkezi”nde yer almadığı ifade edilmelidir. Maslow’un dediği gibi “Elinizdeki tek alet çekiç ise bir süre sonra her şey gözünüze çivi olarak görünmeye başlar!” Bu anlamda bu çalışma, psikiyatri hekiminin elindeki neredeyse tek alet olan “DSM“nin bireyi tanımada yeterli olmadığını, “bireyi tanılama” kaygısının, yerini “bireyi tanıma”ya ve anlamaya bırakması gerektiğini vurgulamaktadır.