Atatürk için,’’Almanları ve Almanya’yı sevmediği’’ yönünde, yüzeysel ifadelere sıkça rastlanılmaktadır. Atatürkgibi ’’gerçekçi’’ bir devlet adamı,sadece Almanlara karşı değil, hiçbir milleti hedef alan ifadeler sarf etmemeye özellikle itina etmiştir. Atatürk,Türkiye gibi Almanya’nın da Birinci Dünya Harbi sonunda İtilaf Devletlerinin’’kabul edilemez’’ şartlarına uydurulmaya çalışmasına eleştirmiş, Alman çoğunluğunun yaşadığı bölgelerin,diğer komşu ülkelere verilmiş olmasını, Türkiye’nin’’Misak-ı Milli’’ hudutlarına olan hassasiyet gibi değerlendirmekten kaçınmamıştır.
Atatürk tüm bunları söylerken ve düşünürken, Hitler ve Nazi politikasını benimsememiş, ancak Versailles Antlaşması ile adeta ’’boğazı sıkılan’’ alman milletinin,sonunda ikinci büyük savaşa yürümekte olduğunu göstermiştir.
Atatürk, Almanya ile ilk diplomatik temasın başlangıcından itibaren, karşılıklıve örtüşen çıkarlar üzerinde gerçekçi bir politika izlemiş, özellikle 1929 Dünya Ekonomik Krizi sonrasında, Türkiye’deki ’’Devletçi’’ kalkınma modelinde Alman sermayesinden istifade etmiş ve başarılı olmuştur.