Vathek’in gotik edebiyat dahilinde değerlendirilmesini sağlayan en önemli özelliklerinden biri, Aydınlanmacı umudun yerine gotik umutsuzluğu yerleştirmesidir. Kutsal (ve tabii ki yasak) bilginin peşine düşen, dünyevi gösterişinin temsili olan zevk saraylarının tahtında otururken o meşhur Faustvari umudu taşıyan halife, arzusunun aşırılığı sonucunda Tanrı’nın en değerli armağanını yitirir: Umudu… Zaten, yazarın tasvir ettiği şekliyle Vathek’in vardığı yer, daha sonra birçok gotik edebiyat karakterinin de gideceği, hatta gitmek için çok uğraşacağı bir yerdir. Cehennemin Şark salonunda Vathek tek başına beklemektedir.
“Doğu romansları konusunda bir uzman olan Beckford, atmosferi görülmemiş bir hassasiyetle ele alıyor ve şatafat düşkünlüğünü, ince bir kötülüğü, medeni bir kalleşliği etkili bir şekilde yansıtıyor.”
-H. P. Lovecraft-
“Beckford’ın Yeraltı Ateşi sarayı, edebiyatın ilk korkunç cehennemidir. Hatırladığım kadarıyla da Vathek’ten önce yazılmış hiçbir eserin ‘tekinsiz’ olduğu söylenemez.”
-Jorge Luis Borges-