Hz. Yusuf (a.s.) ile Züleyha kıssası başta Fars edebiyatı olmak üzere klasik Türk, Urdu, Keşmir-Hint edebiyatlarında da önemli bir yere sahiptir. Elinizdeki eser klasik Fars edebiyatının son büyük şairi kabul edilen Molla Câmî'nin büyük mesnevi külliyatında (Heft Evreng) yer alan yedi kitabından biridir. Beşerî aşkı, insanın ilahi aşkı bulmasında bir basamak olarak gören ve anlattığı tüm sevda hikâyelerini bu büyük geçişe adayan Molla Câmî, Yusuf ile Züleyha temasıyla okuyucusunu âşıkların kanlı gözyaşlarıyla sulanmış uçsuz bucaksız aşk çayırlarında gezdirir. Oradaki her bir çiçekten bir koku estiğinde bize o çiçeğin bittiği yeri sulayan Züleyha'nın gözyaşlarını hatırlatır ve maşukun her bir cilvesine canlar feda eden o âşıklar bezminde Züleyha'yı hakettiği bir âşıkane coşkunlukla anar. Zira onun dizelerinde Züleyha insanın özlem ve iştiyak dolu ruhunun bir sembolüdür. Yusuf ise ilahi güzelliğin bir kıvılcımı. Ve ruh ilk olarak bir kıvılcımın ardına düşmüştür güneşe yol bulmak için. Molla Câmî bu kıssa özelinde mecazi olanla hakiki olan aşkı birbirine uzak da olsalar hâl hatır soran akrabalar olarak görür. Bazen de dizelerin tonu asileşir ve aradaki fark gece ve gündüz gibi hissettirilir. Feleğin bu durduraksız dönüşü hep aşkın sevdasındandır Şu fitne dolu cihan hep aşkın kavgasındandır.