Resim yapmak, kitap okumak, sinema izlemek, maça gitmek, tavla oynamak, pineklemek ya da yazmak tercihe bağlı bir şeydir.
“Bu işlere nasıl vakit buluyorsun” ya da “Bu kadar çok yazma” diyen biri gününü aylak geçiriyorsa söylediği ne kadar manidardır değil mi?
Yazana yazma, yapana yapma, takana takma, takmayana tak…
Oysa en değerli varlığımız zamanımızı ne kadar hoyratça harcıyoruz. Farkında mısınız?
Moralini bozma, kafana bir şey takma.
Takacaksan tak mor yazma.
Ama sakın mor ya da pembe yazma!
Özkan İrman, hiçliğe yapılan yolculukta geriye kalan tek bir bireye bir çentik bırakmak; neye kafamızın tası atmışsa hatırlatmak; ‘yapma, yazma, düşünme!’ diyene inatla; nihayet “morla yazmak” için üretimi ve yaşamı bırakmadan, zaman yaratarak yazdı…