Herkesin kaderi güzel olmuyor.
Marifet, kader yolları kapatsa bile o kapıya yeni bir anahtar uydurabilmekte.
Kimsenin hayatı dıştan göründüğü gibi değil. İmrendiğimiz, özendiğimiz hayatlar hiç de sandığımız gibi acısız değilken çok mütevazı bir hayatın içinde mutluluğun en parlağı olabiliyor. Kitabın başkahramanı Ala’nın hayatını okurken bu zavallı çirkin kızın yaşadıklarına inanamayacak, bazen de o sayfaların bir yerlerinde kendinizle karşılaşacaksınız. Bu karşılaşma hüzünlendirse de, kendinize biraz daha yaklaşmak ruhunuza iyi gelecek.
Seanslar boyunca bu suskun kızı konuşturabilmek için ona tarihten alınma pek çok hikâye anlatıldı:
Genç firavun Tutankamon’un esrarı; aynı dönemde yaşayan birbirine çok zıt iki kişi, teHitler ve Freud’un ilginç hayat görüşleri; 18. yüzyılda adına “fısıltı sanatı” dedikleri, evli kadınların şövalyelerle yaşadığı aşklar; Çariçe Katerina’nın çamaşırcılık ve hayat kadınlığından çariçeliğe yükselen yazgısı; Eva Peron ve Prenses Süreyya’nın hüzünlü hayatları… ve daha niceleri…
Psikianalizin sihirli değneğinin dokunduğu yerde yükselen bir başarı öyküsü…