Osmanlı hasta ilan edilmiş, dağılmak üzereydi. Düzen kalmamış, haklının değil de güçlünün haklı olduğu zor zamanlardı.
Dört yiğit;
Yüreğimi kahpeliğe,
Elimi harama,
Dilimi yalana asla bulaştırmayacağım,
Zalimin zulmüne asla boyun eğmeyeceğim,
Öksüze, mazluma asla el kaldırmayacağım,
Haksızlık karşısında asla dilsiz şeytan olmayacağım,
Mecbur kalmadıkça devletin askerine, zabitine tetik düşürmeyeceğim, diye Kuran ve bayrak üstüne yemin ettiler.
Zenginden alıp fakire verdiler. Aç ellerde ekmek, çorak yüreklerde umut oldular. Zulme dur dediler. Sonunda onlara eşkıya dediler.
Gerçekten eşkıya mıydılar?
Aldırmadılar. Bu sorunun cevabını mahşere bıraktılar.
Düşman, vatanına göz koymuş dediler.
Gözlerini kırpmadan dağlardan inip düşman karşısına dikildiler.
Bu dört yiğidin hikayesini okuduktan sonra siz karar verin.
Onlar eşkıya mıydı?