Geçmişleri daha geriye götürebilir kaydıyla “sekülerleşme” sosyolojinin ilk dönemlerinden itibaren “toplumsal cinsiyet” ise 1970’li yıllardan itibaren sosyal bilimlerin gözde kavramlarıdır. Türk toplumunda bu iki konu üzerinde hala bilimsel çalışmalara ihtiyaç duyulduğu açıktır. Hem sekülerleşmenin bir süreci ifade etmesi ve Türk toplumunun gündemine kavram olarak geç girmesi hem de toplumsal cinsiyetin toplumsal yapılanmada her defasında yeniden üretilmesi ve yapılandırılması bu ihtiyacı dinamik tutmaktadır. Dolayısıyla Türk toplumunda sekülerleşme ve toplumsal cinsiyet olgularının ayrı ayrı ele alındığı ve ele alınmaya devam edileceği aşikârdır. Ancak bu iki olgunun birlikte ele alınması Türkçe literatürde pek ilgi görmemiştir. Bu sebeple, kıyafet, bedensel estetik, kozmetik ve makyaj, takı, tokalaşma, bekaret, kürtaj, masaj gibi gündelik bedensel pratikler üzerinden farklı kesimlerin toplumsal cinsiyet yaklaşımlarını anlamaya ve değerlendirmeye çalışan bir araştırmaya ihtiyaç duyulmuş ve elinizdeki eser ortaya çıkmıştır.
Bu araştırmada beden odaklı gündelik hayat bağlamında toplumsal cinsiyetin dinî ve seküler yüzü irdelenmeye çalışılırken diğer yandan modernleşme, sekülerleşme ve din gibi kavramlar bağlamında kadınların ve erkeklerin nasıl konumlan(dırıl)dığı sorgulanmaya çalışılmaktadır. Araştırmanın genel çerçevesi “dinsel/leşme, seküler/leşme, toplumsal cinsiyet, beden, tüketim, gündelik hayat” kavramlarından oluşmaktadır.