Zeki Bulduk’un kaleminden iki dünya arasını dolduran bir hikâye: Yusuf ile Züleyha. Binlerce yıllık Yusuf ile Züleyha öyküsünü yeniden anlatıyor Zeki Bulduk. Züleyha’nın Yusuf’a olan aşkı, ona ulaşmak için geçtiği mertebeler, çektiği acılar ve uğradığı haksızlıklar Zeki Bulduk’un kaleminde yeni bir hüviyet kazanıyor. Geleneksel hikâyeyi kendine has üslubuyla anlatan Bulduk farklı metinlere, hikâyelere ve kahramanlara referans verirken, farklı anlatım türlerini deneyerek anlatısını zenginleştiriyor.
“Sen ki bir rahip kralın kızı olsan da babandan da seni alnında kanla doğuran ananın kaderinden de uzaklarda düşeceksin derde!
Düşeceksin yollara.
Düşeceksin sevdalara.
Düşeceksin kanlı mermerlerin ak yüzüne.
Düşeceksin kadınlığın en tutkulu hastalığına.
Düştüğünde seni omuzlarından kaldırmaya gelen olmayacak.
Düşkünler yoldaşın, düş kuranlar arkadaşın olacak.
Düştüğün için yükseleceksin!
Düşün düşmanın olacak.
Düşün düşündüklerinin önüne geçecek.
Düşünden çıkıp gelen ikbalin olacak mı? Bilemedim...
Düşkünlüğüne tapanları, düştüğün yere secde edenleri, düşmanlarını görüyorum...
Düşebildiğin kadar yükseleceksin ve hiçbir kadın senin kadar kalbiyle cenge tutuşmayacak!”