Ejder Aydın, kendi deyimiyle “tesadüfen” yaşar. Annesi ve babasının ani ölümüyle çocukluğu çalınmıştır. Geçirdiği trafik kazasından kalma, yüzünde ömür boyu taşımak zorunda olduğu bir yara izine sahiptir. Önceleri tüm bunlara bir mana vermekte zorlansa da, büyüdükçe kendi öfkesini, yalnızlığını ve üzüntüsünü tanımıştır artık. Kimseye iyi davranmak zorunda olmadığını, sadece güçlü olması gerektiğini düşünür.
Konak Otel’in resepsiyonunda “tesadüfen” tanıştığı Cahide adlı “takatsiz bırakan cinsten güzellikte” bir kadın; Ejder’in daha önce hiç yaşamadığı vicdan, minnet, şefkat gibi duyguları sorgulamasına sebep olacak, onu derin bir labirentin içine çekecektir!