“Anlatıyorum, öyleyse varsın.”
Kadın, “bunaltıcı düşlerden uyandığı” bir sabah, hiçliğe dönüşmüş olarak buldu kendini. Artık bir adı yoktu, düşüncesi, benliği, arzusu yoktu ama bir rahmi vardı. Yaşamını kolonilere sürülmeden, öldürülmeden, Damızlık Kız olarak sürdürmesini sağlayan rahmi. Artık âşık olmayacaktı, sevmeyecekti, onaylanmış bir dilin ötesine geçmeyecekti. Duvarlara asılmış sıra sıra cesetler, tek gerçeğin savaş ve üreme olduğunu hatırlatıyordu. Özgürlük hatırlanmayacak kadar uzaktaydı… Damızlık Kızın Öyküsü, distopyalar çağında yeniden keşfedildi. Çoksatanlar arasına girdi, ünlü bir TV dizisine konu oldu. Şimdi de Renée Nault'un olağanüstü çizimleriyle çizgi roman olarak karşınızda.