Damatlık satan bir mağazada işe başlayan Nefise, bir gün alışveriş için gelen müşterinin eski sevgilisi olabileceğine hiç ihtimal vermemişti. Göz göze gelmekten sakınarak, titreyen elleriyle sevdiği adamın beline kuşağını sardı. İçine akıttığı kanlı gözyaşlarıyla papyonunu taktı. Ruhu ağır ağır ölürken, yüreğinde kopan kıyamete rağmen ceketini giydirdi. Gökalp’in özlediği kokusu ciğerlerine dolunca dayanamadı. Tutamadı kendini. Bir zamanlar bakmaya doyamadığı yüzüne son kez baktı. Gökalp onun ilk aşkı, ilk heyecanı, ilk kaybedişi, kabuk tutmayan yarası, gönül sızısıydı.
Kısacası aşka ve hayata dair ne varsa her şeyiydi. Ve her şeyi olan adama kendi elleriyle damatlığını giydirmişti, ötesi var mıydı?
Hem bu sorunun cevabını hem de tesadüf olan karşılaşmalarının bir son değil, başlangıç olduğunu yaşayarak öğreneceklerdi. Onlar için aşka giden yolda asıl imtihan o gün başlıyordu.