On Dokuzuncu Yüzyıl Avrupası’nda Tarihsel İmgelem
20 ve 21. yüzyıla damgasını vuran “metatarih” savıyla günümüz tarihçiliğine yön veren ve tarihçilikte linguistic turn olarak bilinen dilsel dönemeçin nüvesini atan Hayden White, senelerce ders kitabı olarak okutulan bu kitabında on dokuzuncu yüzyılın tarihsel bilinç biçimlerini çözümlüyor. Modern tarihyazımı ekollerine nüfuz edip edebî teknikleri kullanarak çok yönlü bir tarihyazımı anlayışının yolunu açan ve yayımlandığı 1973 yılından bu yana tarihyazımının doğasını anlamak için temel kaynaklardan biri addedilen Metatarih’te White, tarihî metinlerin arkasında devasa bir yapısal muhteva olduğunu savunuyor. “Metatarihsel unsur”u teşkil eden bu örtülü poetik ve linguistik içeriğin yetkin bir tarihsel anlatı için gereken kipler ile oluşturulduğunu örneklerle açıklıyor.
Buna göre bir tarihyazımı süreci, tarihsel belgede yer alan olaylar silsilesinden (vakayinamelerden) hareket ederek bir anlatı kurmak için çeşitli teknikler içerir ve kurulan bu anlatı ile olayların tarihsel düzlemi arasında bir bağlantı kurulur. Bu tarihsel sürecin canlandırılması için de belirli bir linguistik şablon uygulanır. Bu süreçte tarihçinin çalışmasını metafor, kapsamlama, metonimi ve ironiden oluşan dört temel poetik kipe dayalı kurallar bütünü belirler. Bu bütün; argümantatif, sahneleme ve ideolojik içerim düzeylerinde farklı tarihyazımı stratejilerine bağlanabilir.
Metatarih, tarih disiplinini “olgusal hakikat” statüsünden çıkarıp anlatıyı tarihselliğin özü olarak ele alıyor, bunu yaparken de yöntem kullanımını sırasıyla Hegel, Michelet, Ranke, Tocqueville; Marx, Burckhardt, Nietzsche ve Croce gibi tarihçiler ve tarih felsefecileri özelinde inceliyor.