Ben Öldüm Baba romanı, kaybolan bir hayatın üstüne yamalanan başka bir yaşamı anlatırken, aşk, hasret, hayatın anlamı, yaşama tutunmak gibi duyguların anaforuna sürüklüyor bizi. Serap Göğer, Rudbekya kitabının ardından akıcı uslubu ve ilginç kurgusuyla farklı pencereler açan bir yolculuğa çıkarıyor okurunu.
Dramatik bir aşk hikâyesinden yaşamın pencerelerine açılmak istiyorsanız, sayfaların içinde sürüklenin...
"Hayatın içinde gidilip gelinmesi gereken yollar hiç bitmeyecekti. ...
Geriye dönüp baktığımda çok daha iyi anlıyordum ki, kaybettiğim sadece hafızam değildi. Silinen hafızamla birlikte geleceğimi de kaybetmiştim. Kayıplarım arasında kazançlarım da vardı tabii. Ve anlaşılan oydu ki, bir insanın en büyük zenginliği geleceğe ayna tutan geçmişinin hafıza kayıtlarında yer alıyor olmasıydı. Tıpkı iki kere ikinin dört ettiği gibi, silinmiş bir hafıza da eşittir kaybolmuş bir gelecek ediyordu. Aklın yolu birdi ve o da zaten insanın kendisinde var olandı. Ve kendinde var olanı kullanmayı bilen hiç kimsenin bir başkasında olana ihtiyacı yoktu..."