Veda etmek zorunda kalmadığımız
bir dünya düşünün...
Aramızdan ayrılsalar bile sevdiklerimizle
konuşabileceğimiz bir dünya.
Bilgisayar yazılımcısı olan Sam kendi geliştirdiği algoritma sayesinde tanıştığı ve âşık olduğu Meredith’le harika bir ilişki yaşamaktadır. Fakat Meredith çok sevdiği büyükannesini onunla vedalaşma fırsatı bile bulamadan kaybedince hayata küser. Sevdiği kadını bu halde görmekten büyük üzüntü duyan Sam, Meredith’in büyükannesiyle elektronik ortamda kurdukları iletişim arşivini toparlar ve bir yazılım geliştirir. Bu yazılım sayesinde Meredith hâlâ yaşıyormuşçasına büyükannesine gönderdiği e-postaya bizzat büyükannesinin ağzından yazılmış bir cevap alacaktır. Sam yazılımı daha da geliştirip onların görüntülü konuşma yapabilmesini sağlar. Ölüleri âdeta hayata geri döndüren bu uygulamayı bir süre sonra başkalarıyla da paylaşmaya karar verirler. Artık keşkelerin, vedaların ve telafi edilemez pişmanlıkların olmadığı bir dünya yaratmışlardır. Fakat sonsuzluğa açılan bir pencere gibi görünen, sevdiklerimizle birlikte bu dünyadan asla kopmamamızı sağlayan bu yenilik, insanlığın doğaya karşı kazandığı bir zafer midir? Yoksa bazı acıları yaşamak, hayatımıza devam etmenin tek yolu mudur? Sam bu soruların yanıtını en acı yoldan öğrenecektir.