Sosyal dayanışma ve sosyal politika kavramlarını, ne yalnızca bazı ahlaki kaygılar ne de bazı teknik uygulamalar düzeyinde ele almak gerekir. Modern anlamda sosyal politika her şeyden önce siyasal bir seçimdir; sonra da eğer insana, insan haklarına, eşitlik gibi değerlere önem veriyorsak, gerek toplumsal, gerek küresel düzeyde birlikte yaşayabilmek için etkin biçimde kullanılması gereken bir araçtır. Sosyal politika, bir arada yaşayabilmenin yalnızca ahlaki boyutunu kurmakla kalmaz, toplumu bir arada tutan veya bütünleştiren bir “harç” görevi de görür. Şimdi sürüp giden koşullara baktığımızda, hem toplumsal hem küresel düzeyde bir dayanışma harcına ihtiyacımız olduğu ortaya çıkmakta. Böyle bir harcın geliştirilmesi için de daha zenginleşmiş ve çeşitlenmiş demokratik araçlar ile eşitlik ve adalet anlayışımızı hayata geçirecek sosyal politikalara ihtiyaç duymaktayız.