Tarihsel süreç içerisinde farklı tefsir yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımlardan birisi de literatürde “lügavî tefsir”,
“edebî tefsir”, “filolojik tefsir” ve “dilbilimsel tefsir” gibi isimlerle anılan “dil merkezli tefsirdir. Dilbilimsel tefsîr Kur’an’ı dil
açısından ele alan bir disiplindir. Kur’ân’ı anlama ve dil yönünden tahlil etmede dilbilimsel tefsirlerin önemli bir yeri vardır.
Dilbilimsel tefsir çalışmaları çok erken dönemlerden itibaren başladığı söylenebilir. Kur’ândaki garîb kelimelerin anlaşılmasına yönelik çalışmalar dilbilimsel tefsir ile alakalı ilk çalışmalar olduğu söylenebilir. Hicrî ikinci asrın sonlarından itibaren garîbu’l-Kur’ân, i‘râbu’l-Kur’ân ve meâni’l-Kur’ân konularında çoğunlukla dil alimleri ve özellikle de nahiv alimleri tarafından eserler telif edilmiştir. Lügavî tefsir yöntemi altı asır boyunca sürmüştür. İbn Abbâs, Kur’ândaki garîb kelimeleri açıklığa kavuşturmak için garîbu’l-Kur’ân isimli bir eser telif etmiştir. İbn Abbâs’tan sonra Ebû Ubeyde (v. 209/824), Zeccâc (v. 311/923) ve Ferrâ (v. 207/822) gibi dilci müfessirler İbn Abbâs’ın öncülüğünü yaptığı filolojik tefsir çalışmalarını sistemleştirmişlerdir. Bu çalışmamızda Bâkûlî’nin (v. 543/1148) Cevâhiru’l- Kur’ân ve netâicu’s-san‘a adlı eserini ele aldık. Eser nahiv ilmi açısından zengin bir hazineye sahiptir. Bâkûlî kendi döneminin önemli dil ve tefsîr bilginlerinden olup sahip olduğu ilmî birikimini bu eserinde sergilemiştir. Bâkûlî’nin Hayatı, İlmî Kişiliği ve Cevâhiru’l-Kur’ân ve netâicu’s-san‘a Adlı Eseri isimli çalışmamız bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında dilbilimsel tefsir hakkında genel bilgiler verilmiştir. Birinci bölümde Bâkûlî’nin hayatı, ilmî kişiliği ve Cevâhiru’l- Kur’ân ve netâicu’s-san‘a adlı eseri hakkında bilgiler
verilmiştir. İkinci bölümde ise Bâkûlî’nin eserinde yer verdiği konular bab başlıkları halinde ele alınmıştır.