"Hayatı sevdim, insanları sevdim. Ama yenildim..."
“Hoşlanmadığı sözler söyleyen bir şairin kafasına bardak fırlatacak kadar tavizsiz, hasta yatağında bir gençlik dergisine öykü yazacak kadar sevecen, 'bahardan hoşlanışım’ diyecek kadar yaşama bağlı. Öleceğini bilip ‘Hoş Geldin Ölüm’ diye kitap yazacak kadar cesaretli. Bir cezaevi yaşamını; hüznü, acıları kadar eğlencesiyle kaleme alacak kadar muzip. Ve erken ölecek kadar aceleci...”
Kanser denen illet hastalık bir göğsünü alıp ciğerlerine yerleştiğinde çok gençti, kırk yaşındaydı ve göz açıp kapayıncaya kadar, tüm yakınlarının şaş-kın bakışları arasında göçüp gitti Sevgi Soysal. “Ölümü bekleyen biri olmak istemiyorum. Bu bana ters geliyor işte. Bir de bu çocuklar için kötü oldu. Henüz çok küçük bunlar. İlkokula başlamalarını görmek isterdim.”
Kısacık yaşamına dört roman, üç öykü ve bir anı kitabı sığdıran Sevgi Soysal’ın her yazara nasip olmayacak yaşam öyküsünü sözcüklere döken Erdal Doğan okura Sevgi Soysal’la buluşma, dertleşme şansı veriyor.