Hakikati yani gerçeği anlamaya/anlatmaya çalıştık. Gerçeğin bir gün ortaya çıkmak gibi bir özelliği vardır. Hakikat savaşçılarının en önemli özellikleri ya yaşarken (ki bu genelde mümkün olmamıştır) ya da yaşamlarından sonra kıymetlerinin anlaşılmasıdır.
Biz de Wells'in sözündeki gibi başımızı yastığa koyarken vicdanımızla hesaplaşmadan uykuya dalmak istedik. Çünkü 15 Temmuz o kadar zor bir konuydu ki... Bu kitabı, hem de saldırı/işgal/darbe girişimi gerçekleştikten 1 ay sonra yazmaya başlamanın risklerini göze aldık. Kitabımızın ilk baskısı 15 Temmuz'dan yaklaşık 4 ay sonra çıktı. 15 Temmuz ile ilgili yoğun bir psikolojik saldırının olacağını biliyorduk. Ancak ikimizin de sadakati Türk milletineydi ve bu büyük millete gerçeği anlatmak boynumuzun borcuydu.
Peki gerçek neydi?
Gerçek, onu savunanlar için büyük bir müjde, çarpıtmaya çalışanlar içinse bir kâbustur. O gün için çok zor olan bir kitabı araştırmacı bir ruhla yalnızca somut belgelere dayanarak yazdık. Aradan 5 yıl geçti. Bugün gördük ki zaman kitabın üzerinde düzeltme yapmaya bile gerek göstermedi. Tam aksine gerçeği daha anlamlı kıldı.
Hakikate bağlı olduğumuz için, 15 Temmuz'u, arkasındaki planı/güçleri daha net analiz edebildik.
Bugün de ülkemizin içine ve etrafınıza baktığınızda neler olduğunu ve olabileceğini Darbenin Kayıp Saatleri'nde okudunuz, okumaya devam ediyorsunuz. Çünkü biz bu satırları yazarken sadece 15 Temmuz'a giden süreci, o kanlı günü değil geleceği de göstermek istedik. Okuduklarınız sadece 2016 ve öncesini kapsamıyor. Bugün karşınıza çıkanları, yarın karşımıza çıkacakları da anlatıyor.