Satır aralarından kaçırmışım seni kimselere rastlama diye. Yine satır aralarında dinlendirmişim. En masum selâmları sana verip en gizli vedâları yine sana etmişim. Ben en çok sana içimi dökmüşüm meğer. En çok seninle yüzleşmişim. Yeni alfabeler büyütmüşüm içimde sana dâir. Sana dâir yeni cümleler türetmişim.
Sen daha gelmeden vardı bende adın. Adını üç kere kalbime fısıldadım. Senin adın Onulmaz! İyileştiren sen, iyileşmeyen sen… Sen yürüdüğüm yol, tuttuğum el, içtiğim bir yudum çay, göğsümdeki sancı, alnımdaki ter, çoğum, azım, nâzım, niyâzım, adım adım biriken hâtıralarım...
İyileşmemek de senin şânından olsun. Zaten bazı yaralara da en çok iyileşmemek yakışıyor.
İyileştireceğin kalplere selâmetle…