Piyano İçin
Besteci, “Nasreddin Hoca“yı Almanya'da öğrenciyken yirmi yaşında yazmıştır. O sıralarda Stravinski'nin “Bahar Ayini“ üzerinde çalışmaktaydı ve bu yapıtın müzik tarihinde gerçekten “olay“ yaratan devrimci özelliklerine hayranlık duyuyordu. “çok ritimlilik“ Say'a çekici gelmişti ve buradan yola çıkarak geleneksel Türk müziğinin “aksak ritim“lerini kullanmayı planlıyordu. Yazacağı yapıt, özgün olduğu kadar cesur ve atak olmalı, hatta gülmece öğeleri taşımalıydı.
“Nasreddin Hoca'nın Dansları“, işte bu koşullarda bestelendi. Aksak ritm vuruşlarının piyanoya çarpıcı bir biçimde aktarılması, araya sıkça caz öğelerinin sokulması, çok hızlı ve virtüözite gerektiren bir seslendirme tekniğinin zorunlu tutulması, bütün bunların içten içe kaynayan bir “ironi“ ile verilmesi, yapıtın başta gelen özgün niteliklerini içermiştir.